17 Nisan 2010 Cumartesi

Türk Dış Politikası Eksen mi Değiştirdi?

Son zamanlarda tartışılmaya açılan ve manipüle olarak gördüğüm bir konu olan Türk Dış Politikasının yön değiştirmesi aslında yeni bir şey değildir.Bu konu ile uğraşan uzmanlar bilirler ki 1974’ten sonra eksen kayması gibi konular tartışılmaktadır.Türkiye,coğrafi,siyasi,kültürel olarak çok önemli bir merkez ülkedir.Ortadoğu ve Batı dünyası arasında olması,Hem Batı,Hem de Doğu kültür ve medeniyet bağlamında ortak yönlerinin bulunması Türkiye’nin politik yapısını etkilemiştir.İç ve Dış politikamızda bu unsur çok rahat bir şekilde gözlenmektedir.Örnek vermek gerekirse,Türkiye’nin 1976 yılında İslam Konferansı İşbirliği Örgütüne üye olması,daha sonra 1980 yılında Kenan Evren’in İKÖ’nün eşbaşkanlığını yapması ülkemiz iç politikamızda normal olarak karşılanmamış ve laiklik gibi kavramların tartışılmasına zemin hazırlamıştır.Görüldüğü gibi iç ve dış politikalar veya olgular birbirlerinden bağımsız olaylar değildir.
Türkiye eksen mi değiştiriyor? Diye soracak olursak bazı kesimlerin EVET dediğini duymaktayım.Bu çok merkezli dış politikayı bugünkü siyasi iktidara bağlayanların çoğunlukta olması işin renginin değişmesine sebebiyet vermektedir.Tarihe bir göz attığımızda yıl 1975 ülkemizde Çok Yönlü Dış Politika Konsepti tartışılmaya başlanmıştır.Bunların nedenleri vardır.Türkiye’nin ABD tarafından silah ambargosuna maruz kalması,Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun ilişkileri dondurması Türkiye’nin Batı’ya karşı tavrının değişmesine neden olmuş ve çok merkezli bir dış politika vizyonu izlemeye başlamasına neden olmuştur.1973 yılında Arap-İsrail savaşında Arapların yer alınması ve stratejik önemini kullanarak Batı’ya gözdağı verilmesi bu konseptin gereğidir.İsrail ile ilişkilerini Maslahat Güzarlar seviyesine indirilmesi,Ortadoğu ülkeleri ile dış ticaret hacminin artması,Filistin Kurtuluş Örgütüne ait bir temsilcilik açılması Çok Yönlü Dış Politika Konseptine geçişin unsurlarıdır.Yıl 2010 ve Türkiye’nin Eksen değiştirdiğini söyleyen insanlara söylemek istediğim tek şey Tarihe Bakın.Bu politika AKP iktidarı ile başlamadı ki bununla son bulsun veya devam etsin. Dediğim gibi Jeostratejik ve jeopolitik yönden önemli ülkelerin bir ilişki boyutu kurması gereklidir.Türkiye,hem doğu hem de batı dünyası ile ilişkiler kurması kaçınılmaz bir gerçekliktir.Önemli olan hiçbir taraf ile aynılaşmaması gerektiğinin bilincinde olunmasıdır.
Günümüzde ülkemizin Irak,İran,Suriye ve diğer Arap Ülkeleri ile üst düzey stratejik işbirliğinin olması,antlaşmaların yapılması bazı kesimler tarafından yeni bir oluşum gibi gösterilmek istense de tarihsel bağlamdaki örneklerine baktığımızda gerçeklik payının olmadığını görmekteyiz.Geçmişte,Batı’ya karşı bir strateji ile girişilen bu politika günümüzde nasıl yürütülmektedir? Tartışılır fakat olması gereken bir Dış Politika vizyonudur.Yukarıdaki gelişmelerin çıkış aşaması Türkiye’nin Batı’ya karşı olan tavrıdır.Acaba günümüzde ülkemizin Kıbrıs,Avrupa Birliği gibi konularda ABD ve Avrupa Ülkeleri tarafından yeterince ciddiye alınmaması bugünkü Ortadoğu ülkeleri ile yüksek düzeyli işbirliği yapmamamıza neden mi oldu diye bir soru sormak gerekirse önemli bir konuya değinmiş ve tartışma başlatmış oluruz? Gerçekleşen olayların,antlaşmaların ve ilişkilerin boyutları gereği Batı’ya karşı bir gözdağı vermek mi yoksa ülkedeki siyasi iktidarın dini,kültürel yönden Ortadoğu ve Arap coğrafyasına yakn sayılması ve Din unsurunu kullanması gibi karar alıcı mekanizmanın özellikleri gereği doğal bir süreç midir? Bu bağlamda tartışılması gereken bir konudur.Ancak bilinmesi gereken bugün yaşanan olayların hiçbirinin ilk olmadığı ve geçmişte izdüşümlerinin var olduğunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekir.
Özetle belirtmem gerekirse,Türkiye’nin Dış Politika vizyonu çok merkezli konsepte dayanmak zorundadır.Hiçbir bloğa bağlanmadan bağımsız politik kararlar almalı ve bunları uygulamalıdır.Hiçbir birliğinin veya ülkenin yandaşı,paydaşı olmamalı önemli konumunu muhafaza ederek bu önemli coğrafyada önemli perspektiften bakmasını bilmelidir.Ancak,o zaman yüksek düzeyli ve temelli bir stratejik işbirliğine dayalı,çok merkezli fakat bir sefal yani tek başlı bir dış politika vizyonu izleyebilmelidir.

SÜLEYMAN GÖK 26.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder