17 Nisan 2010 Cumartesi

BİLİMİN PARADİGMASAL KOPUŞU VE POSTMODERNİZM

Bilim,insanların geçmişlerinde yaşadıkları deneyimleri bilme,anlama,açıklama ve kontrol etme isteğinden meydana gelmiştir.Kısacası,insanların merak duygusuna yeni düşmesi bir takım gelişmelerin yaşanmasına neden olmuştur.Bilim ve Teknolojinin gelişim seyrine baktığımız zaman birbiri ardına gelişmeler yaşanarak uygarlıkların gelişmesi,yeni buluşların ortaya çıkması bugünkü anlamda bizim içinde bulunduğumuz post modernim yani bilgi-enformasyon çağına kadar gelmiştir.Bilim,insanların pek hoşnut olmadığı bir kavramdır.Çünkü,bilim dediğimizde bazı kesimlerin gözünde büyüttükleri literatüre girmiş,anlaşılması güç sözcükler akla gelmektedir.Ancak,durum gerçekte öyle değildir.Günlük hayatta yaptıklarımızın bir bilimsel açıklaması vardır.Bilim,tarihsel,sosyal ve coğrafik gerçekliklerden soyutlanamaz,onlardan ayrı,bağımsız bir şekilde incelenemez.Bugün bize güzel ve çekici gelen bir olgunun,bundan 20 yıl önce adının bile duyulmaması,toplumda yaşayan insanların günlük ihtiyaçlarının ve yaptıklarının bir gereksinim karşısında yaptıklarından dolayı bir anlamlı bütünü ifade etmektedir.
Bilimsel bilgi dediğimiz zaman sistematik bir kural şeklinde ilerleyen ve bilim dünyasına yeni bilgiler üreten,katan sistemler bütünüdür.Bilim toplum için mi,yoksa bilim için mi? Sorusuna verilecek her cevap bizi bilimin toplum için olduğunu gösterir.Doğrudan olmasa da dolaylı bir biçimde bilim toplumun hizmet ve yararlarına sunulmuş bilgiler manzumesidir.Örnek vermek gerekirse,bilim adamının üzerinde çalışarak icat ettiği bir buluşun sırf kendi kendini tatmin etmek için uğraş vermesi beklenemez.Bunun sonuçlarının bazıları toplumu etkilemektedir.Görüldüğü gibi,tatmin amaçlı başlayan bilimsel çalışmalar bilimin geneli kapsaması bakımında tüm toplumu,hatta evrensel bir gelişim aşamasını ortaya çıkartmaktadır.Bilim dediğimiz olgu da bundan ibarettir.Popper’ın da dediği gibi eleştirel akılcılığın olduğu yerlerde bilimsel bilginin gelişmesi çok net biçimde olmaktadır.Bu gerek sosyal gerek ise fen bilimlerinde de geçerlidir.Bir eleştirel ortamın olmadığı yerlerde,tek düzelik,tek düzeliğin olduğu yerlerde ise hiçbir fikrin,buluşun gerçekleşmediği varsayımını taşımaktayız.Çoğulculuk,birbirinden farklı paradigmalar ile geçiş,bilimde devrim denilen ve savunuculuğunu Thomas Khun’un yaptığı bilimsel devrim ve paradigmasal kopuşun nedenlerinin başında eleştirel akılcılık gelmektedir.Bir bilim adamının üzerinde çalıştığı konudaki paradigmanın yetersiz kalması sonucu farklı paradigmalara yönelmesi paradigmalar arası kopuşu ifade etmektedir.Ancak,burada önemli olan eşölçülmezlik ve çoğulculuğun mutlaka olması gerektiği gerçekliğini unutmamamız gerekmektedir.Öyle ki,her paradigma kendi içerisinde tutarlı bir bütündür ve kendine göre değerleri vardır.Einstein’ın da dediği gibi,bugün işimize yaramıyor gibi gözüken bir paradigmayı atmak yerine ,onun durum ve zamanın koşullarına göre geliştirerek kullanmakta fayda vardır demesi çoğulculuğun önemli olduğunu göstermektedir.
Bilimsel paradigmasal kopuşu,geleneksel bilimin modern ve post modernizm anlayışa doğru yönelmesiyle olmuştur.Bugün içerimside yaşadığımız post modern zamanda bilimin değeri,professiyonelliği,sağlamlığı sorgulanmakla birlikte,zamanın şartlarına göre uygun bulunmaktadır.Ancak kendi bindiği dalı kesmektedir.Bilim,ilk çağlardan beri belirli bir zümreye,kişiye hizmet etmiştir.Burada bilim ve iktidar ilişkisini açık bir şekilde görmekteyiz.İlk çağlarda tarımcılıkta geliştirilen sulama,astronomi gibi bilimsel gelişmeler o dönemin yöneticilerine,zenginlerine hizmet ettiği ölçüde geçerlidir.Bugün durum da geçmişten farksız değildir.Ortaya çıkan silah teknolojisindeki gelişmeler,mayınların üretilmesi ve insanların canlarını tehdit eder bir şekilde kullanılması bilimin etik değerinden uzaklaştığını ve bir takım iktidar ilişkisine giriştiğini göstermektedir.Savunduğumuz bilimsel paradigmasal kopuşun insanların bilime olan güvenin azalması,insanların çevreye verdiği zararlar,sanayi ve hizmet sektöründe insanların gereksinimleri yerine onları tehdit eden gelişmelerin gerçekleşmesi,doğu, Hint ve Çin felsefelerinin gelişmesi anti bilim olgusunu ortaya çıkarmış ve bilimsel kopuşu oluşturmuştur.
Özetle, bilimsel devrim ve bilimsel paradigmaların kopuşu hızla devam etmektedir.Yeni buluşların yapılması,insanların bilime olan huzursuzluğu bizlere gösteriyor ki yeni bilimsel araştırmaların,alanların ortaya çıkacağını önümüze sermektedir.

SÜLEYMAN GÖK 18.03.2010

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder