30 Mayıs 2010 Pazar

BİLİM VE TEKNOLOJİ *

Dünya tarihinde bilim ve teknolojinin gelişim seyrine baktığımız zaman ilk zamanlarda yani taş ve cilalı taş devrinde insanlar geçimlerini sağlamak amacıyla ateş, çanak,çömlek gibi gerçek hayatta pratik fayda sağlayan buluşlara yönelmiştir. Teknolojinin terminolojik anlamına bakarsak, uygulamalı bilim olduğunu görürüz. O zaman ilk insanlar uygulamalı bilim alanında gelişme göstermişlerdir. Ortaçağ’da İslam kültür ve medeniyetin etkisinden gelişen astronomi, simya,astroloji,tıp,at bakıcılığı gibi önemli bilimsel veriler ışığından bilim dediğimiz olgu da ortaya çıkmıştır. Daha önce eski yunan’da doğa bilimlerin ortaya çıkması hoş karşılanmamıştır.
Bilim ve teknolojinin her zaman ilerlemesi merkezi krallıklar ve 17.yy’dan sonra ise ulus devletlerin kurulmasından dolayı hükümetlerin desteğine gereksinim duyulmuştur. Hükümetlerin ve kralların araştırma geliştirme faaliyetlerine destek vermesi birçok buluşun gerçekleşmesini hızlandırmıştır. Burada bir alış veriş söz konusudur. Bilim adamları bilgisini satarak geçimlerini sağlarken,hükümetler veya merkezi krallıklar ise kendi geleceğini güvenceye almak için bilim adamları tarafından satılan bilgileri satın alıyorlar. Ancak burada önemli olan ve unutulmaması gereken husus krallıkların ve hükümetlerin her zaman bir adım önde bulunduklarıdır. Burada vurgulanması gereken ve çok tartışılan bir kavram giriyor. Bilim ve iktidar arasındaki ilişkinin boyutu ve akıbeti ne olacak. Feyerabend’in dediği gibi bilim,iktidarın etkisi altında kalmadan işlerini yürütmeli ve birbirlerini etkileyecek hiçbir söylem ve eylemde bulunmamalı mıdır? İşte bu sorunsal günümüzde anti bilim ve post modern dünya dediğimiz olguyu doğurmaktadır. Yapılan,g eliştirilen ve bizlere sunulan her türlü yenilik,teknolojik buluş birilerinin yararına olmakla beraber,genel kitlenin zararına sonuç doğuran faaliyetler zinciridir. Bilim ve iktidar arasındaki ilişkinin gerektiği gibi rayına oturmaması bizlerin bilime olan güvenimizin sarsılmasına yol açmaktadır.
Yeni bilimcilik anlayışı faydacılık ile örtüşmektedir. Artık üretilen bilgi, teknolojik buluşlar toplumun yararını sağlamadıkça bir işe yaramamaktadır. Bilim adamı bir bilgi üretirken her ne kadar sadece kendim için üretiyorum, başkaları için değil dese bile unutulmamalıdır ki her bilgi yayılarak büyür ve toplumun geneline hakim olur. İşte, Newton,Bacon,Descartes gibi bilim adamlarının savunduğu görüş bilim ve teknolojinin genel olarak toplumun faydasına sunulması kanaatini taşımaktadırlar.Örnek olarak,bugüne kadar gelişen ve hala gelişmekte olan teknolojik buluşlara bir göz atalım. Haritacılığın gelişmesi,pusulanın bulunması,matbaa’nın icat edilmesi gibi dünya tarihinde bilimsel devrim sayılabilecek olguların bu kadar önemli olması toplumsal hayatta bir etkilerin olması ve insan yaşamını etkiliyor olmasıdır. Eğer bizlerde bir etkisi olmasaydı veya hükümetlerin yararına olmasaydı bugün matbaa’nın pusulanın adını duyamazdık. Onun içindir ki bilim ve teknoloji toplum yararına mı yoksa sadece bilimsel veri olsun diye mi üretilmeli tartışması bana göre toplumun yararına olduğu sürece bir etkisinin,d eğerinin olması bakımından bilim toplum içindir anlayışını savunmalıyız.
Sonuç olarak,bilim ve teknoloji tarih içerisinde birbirinden bağımsız ilerlemişler,birbirleri ile iç içe geçmiş bir şekilde bugüne kadar gelmiştir. Günümüzde yeni dünyada bilim ve teknolojinin bir arada kullanılması,bilim dergilerinden bilim adı altında teknolojik buluşlara,yeniliklere yer verilmesi gösteriyor ki bilim ve teknoloji ayrılmaz bir bütündür.
SÜLEYMAN GÖK
*Medeniyet Bilim ve Tarihi sınavı deneme çalışması

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder