15 Mayıs 2010 Cumartesi

DEĞİŞEN TÜRK DIŞ POLİTİKA KONSEPTİ

Türk Dış Politikası son zamanlarda hızlı bir ivme kazanarak çeşitli açılımlar yaparak herkese statüko karşıtı, eski politika anlayışının yanı sıra yeni bölge ve ülkelerle ilişkilere geçme gibi potansiyeli yüksek bir dış politikamız oluşmaya başlamıştır. Günümüz Türkiye ve komşu ülkeleri arasındaki uluslar arası ilişkiler kuram çalışmaları ‘stratejik derinlik’ adı altında dış işleri bakanımız Ahmet Davut oğlu tarafından uygulanmaktadır. Bugünkü dış işleri bakanımızın akademik kökenli olması ve uluslar arası ilişkiler teorilerini pratikte uygulamaya çalışması bakımından son derece önemli çalışmalar yapmaktadır.Çünkü,teori’nin pratiğe dönüşmediği zaman öneminin olmadığı biinmektedir. Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabında belirttiği gibi, Türkiye'nin küresel siyasal, ekonomik ve kültürel krizlerin seyrettiği coğrafyanın merkezinde bulunması, aslında Türkiye'nin bölge de üreten ve kucaklayan, baş aktörlerden biri olması gerektiği gerçeğini açığa çıkarıyor.2002 AKP iktidarıyla beraber Türk Dış Politikasının vizyon değişikliğine gittiği muhakkaktır. Proaktif bir yaklaşım sergilenmiş, kimilerine göre ise bu yaklaşım Neo–Osmanlıcılık olarak görülmüştür. Ne dersek diyelim, dış politikada tek eksenli değil, bütüncül ve sistematik bir politika gözettiklerini söyleyebiliriz. Bu olayların gerçekleşmesi tabii ki de tesadüf değildir. Çünkü dış politika analizi yaparken bizlerin kullandığı bazı yöntemlerden karar alma yaklaşımına göre siyasilerin, karar alıcıların dini inanışları, kültürleri, kişisel tercihleri bir ülkenin dış politikasını belirlemektedir. Bunun için ülkemizde iktidarda bulunan siyasi partinin dini yönünün ağırlığının olması, Ortadoğu, İslam ülkelerine olan ilginin buradan kaynaklandığı düşünülürse gelinen bu süreç bir tesadüf eseri değil; zorunluluğun gerekçesidir.Davutoğlu’nun göreve geldiğinden bu yana ve de akademisyenlik hayatı boyunca sıklıkla dile getirdiği konu ise Türkiye’nin bulunduğu konum itibariyle muhakkak aktif ve çok yönlü politika izleme zorunluluğu bulunduğu idi. Artık sloganlarda değişmişti : "Bizim eksenimiz Ankara eksenidir ve ufkumuz 360 derecedir."(1) Eksen kayması kavramı ise muhalifler ve de uluslararası basın tarafından en çok dile getirilen söylemdi.Dış politika da yaşanan trafiği değerlendirirsek eğer, 2009’da Cumhurbaşkanı, Başbakan, Dışişleri Bakanlığı nezdinde yapılan yurt dışı ziyaretlerinin toplamda 145 ülke olduğudur. Bu rakam bile Türkiye’nin dış politikadaki dinamizmi özetlemeye yetiyor.(2) Ayrıca, Dış politikanın sadece diplomatik faaliyetlerin yanı sıra, enerji, ekonomi, ticaret, kültür, ulaştırma ve sağlık alanlarını da kapsadığına belirtmekte fayda var. Bu anlamda uluslararası ekonomik krizin olduğu bir ortamda Ortadoğu’dan, Kafkasya’ya, Latin Amerika’dan Çin’e yapılan ziyaretler büyük anlam taşıyor.(3)
Bizlerin bugün üzerinde tartıştığımız TÜRK DIŞ POLİTİKASI’nın ekseninin kaydığı ve çok yönlü bir politika izlediği olguları aslında yeni bir şey değildir.Tarihin derinliklerine indiğimiz zaman bugün tartıştığımız ve meydana gelen yüksek düzeyli işbirliği ilişkilerimiz 1974 yılından itibaren ülkemizde tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye,coğrafi,siyasi,kültürel olarak çok önemli bir merkez ülkedir.Ortadoğu ve Batı dünyası arasında olması,Hem Batı,Hem de Doğu kültür ve medeniyet bağlamında ortak yönlerinin bulunması Türkiye’nin politik yapısını etkilemiştir.İç ve Dış politikamızda bu unsur çok rahat bir şekilde gözlenmektedir.Örnek vermek gerekirse,Türkiye’nin 1976 yılında İslam Konferansı İşbirliği Örgütüne üye olması,daha sonra 1980 yılında Kenan Evren’in İKÖ’nün eşbaşkanlığını yapması bizlerin ortadoğu ülkeleri ile ilişki kurmaya başladığımızı göstermektedir. Peki,1974’ten itibaren ülkemizin dış politikası üzerinde tartışılmakta olan eksen kaymasının nedenleri nedir diye soracak olursak; yıl 1975 ülkemizde Çok Yönlü Dış Politika Konsepti tartışılmaya başlanmıştır. Türkiye’nin ABD tarafından silah ambargosuna maruz kalması,Avrupa Ekonomik Topluluğu’nun ilişkileri dondurması Türkiye’nin Batı’ya karşı tavrının değişmesine neden olmuş ve çok merkezli bir dış politika vizyonu izlemeye başlamasına neden olmuştur.1973 yılında Arap-İsrail savaşında Arapların yer alınması ve stratejik önemini kullanarak Batı’ya gözdağı verilmesi bu konseptin gereğidir.İsrail ile ilişkilerini Maslahat Güz arlar seviyesine indirilmesi,Ortadoğu ülkeleri ile dış ticaret hacminin artması,Filistin Kurtuluş Örgütüne ait bir temsilcilik açılması Çok Yönlü Dış Politika Konseptine geçişin unsurlarıdır. Günümüzde ülkemizin Irak,İran,Suriye ve diğer Arap Ülkeleri ile üst düzey stratejik işbirliğinin olması,antlaşmaların yapılması bazı kesimler tarafından yeni bir oluşum gibi gösterilmek istense de tarihsel bağlamdaki örneklerine baktığımızda gerçeklik payının olmadığını görmekteyiz.Geçmişte,Batı’ya karşı bir strateji ile girişilen bu politika günümüzde nasıl yürütülmektedir? Tartışılır fakat olması gereken bir Dış Politika vizyonudur.Yukarıdaki gelişmelerin çıkış aşaması Türkiye’nin Batı’ya karşı olan tavrıdır.Acaba günümüzde ülkemizin Kıbrıs,Avrupa Birliği gibi konularda ABD ve Avrupa Ülkeleri tarafından yeterince ciddiye alınmaması bugünkü Ortadoğu ülkeleri ile yüksek düzeyli işbirliği yapmamamıza neden mi oldu diye bir soru sormak gerekirse önemli bir konuya değinmiş ve tartışma başlatmış oluruz? Gerçekleşen olayların,antlaşmaların ve ilişkilerin boyutları gereği Batı’ya karşı bir gözdağı vermek mi yoksa ülkedeki siyasi iktidarın dini,kültürel yönden Ortadoğu ve Arap coğrafyasına yakın sayılması ve Din unsurunu kullanması gibi karar alıcı mekanizmanın özellikleri gereği doğal bir süreç midir? Bu bağlamda tartışılması gereken bir konudur.Ancak bilinmesi gereken bugün yaşanan olayların hiçbirinin ilk olmadığı ve geçmişte izdüşümlerinin var olduğunun kamuoyu tarafından bilinmesi gerekir.
Özetle belirtmem gerekirse,bugün yaşadığımız gelişmelerin çok daha önceleri yaşadığımızı unutmamamız gerekmektedir.Ülkemizde tarihsel araştırmalardan yoksun kesimlerin,laikliğin elden gidiyor diye veryansın eden kesimin,Türkiye gibi bölgesel hakimiyete aday bir ülkenin statüko politikası izleme gibi bir şansının olmadığı halde,statükoculuğu savunanların olması hata yapma oranımızı arttırmaktadır.Sonuç olarak bir soru sorarak makalemi bitirmek istiyoruz.Türkiye 3 tarafı denizlerle 4 tarafı düşmanlarla kaplı bir ülke olarak,bu konjektür Komşularla Sıfır Politika gerçekleşir mi? Sorusuna hepimizin cevaplaması gerektiğini düşünüyoruz.

Kaynakça:

1- http://www.turktime.com/haber/Eksenimiz-Ankara-Ekseni-Ufkumuz-360-Derece/79333
2-http://www.mfa.gov.tr/default.tr.mfa
3-http://www.orsam.org.tr/tr/yazigoster.aspx?ID=523

Süleyman GÖK

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder